Paylaş
Bize Danışın
Blog

Osteomyelit Nedir? Kemik İltihabı Belirtileri ve Tedavisi

Vücudun en sağlam yapılarından biri olan kemikler, gerçekten enfeksiyonlara karşı tamamen korunaklı mıdır? Günlük yaşamda kemik hastalıkları denildiğinde çoğu kişinin aklına ilk olarak kırık, çıkık veya kemik erimesi gibi sorunlar gelir. Ancak kemik dokusunu doğrudan etkileyen ve ihmal edildiğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir diğer önemli hastalık da kemik iltihabı olarak bilinen osteomyelittir.

Osteomiyelit, her yaş grubunu etkileyebilen ve mikroorganizmaların kemiğe yerleşmesiyle gelişen bir enfeksiyondur. Diyabet hastaları, bağışıklık sistemi zayıf bireyler ve cerrahi tedavi geçirmiş kişiler özellikle risk altındadır.

Bu yazımızda osteomiyelitin çeşitleri nelerdir, nasıl gelişir, hangi belirtilerle kendini gösterir ve nasıl tedavi edilir gibi soruları kapsamlı bir şekilde ele alarak bu önemli hastalığa dair merak edilen birçok soruya yanıt veriyoruz. Konunun detaylarını öğrenmek için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Osteomyelit Nedir?

Osteomyelit ya da diğer adıyla kemik iltihabı, kemiğe ulaşan bakteri veya mantarların neden olduğu bir kemik enfeksiyonudur. Vücudun başka bir yerindeki enfeksiyon, kan dolaşımı yoluyla kemiğe yayılabilir. Ayrıca yaralanma, ameliyat veya yakındaki enfekte dokudan yayılım sonucu doğrudan kemikte de osteomiyelit meydana gelebilir.

Kemik enfeksiyonu, çoğu zaman kemiklerin içindeki yumuşak doku olan kemik iliğinde başlar. Osteomyelit tedavi edilmediğinde ve kronikleştiğinde, kemiğe giden kan akışını azalttığından kemik ölümüne ve sekestr (osteomiyelit sırasında ölen ve sağlıklı kemikten ayrılan kemik parçası) oluşumuna yol açabilir.

 Osteomyelit, bakteri ve mantarların neden olduğu bir kemik enfeksiyonudur.
Şekil 1: Osteomyelit, bakteri ve mantarların neden olduğu bir kemik enfeksiyonudur.

Osteomiyelit Ne Demektir? Osteomyelitin Kökeni

Osteomyelit, Yunancadaki “osteon” (kemik), “myelos” (kemik iliği) ve “itis-” (infalamasyon) kelimelerinden oluşur. Bu durumda “Osteomyelitis nedir?” sorusuna cevap verecek olursak kemiğin ve kemik iliğinin iltihaplanması anlamına geldiğini söyleyebiliriz.

Osteomiyelit, 250 milyon yıldır var olan, insanlık tarihinin en eski hastalıklarından biridir. Yapılan arkeolojik çalışmalar, eski Mısır mumyalarında osteomyelite işaret eden kemik deformasyonları bulunduğunu göstermektedir.

MÖ 400’lü yıllarda Hipokrat, kemik enfeksiyonlarını tanımlamış ve tedavi için cerrahi yöntemler önermiştir. 19. yüzyılda ise Fransız cerrah Auguste Nélaton, “osteomyelit” terimini tıp literatürüne kazandırmıştır. Antibiyotiklerin keşfinden önce bu hastalık, sıklıkla uzvun kesilmesi veya ölümle sonuçlanırken günümüzde erken tanı ve tedavilerle kontrol altına alınabilmektedir.

Osteomyelit Nasıl Oluşur?

Osteomyelitin temelinde, zararlı mikroorganizmaların kemik dokusuna ulaşması ve burada enfeksiyon yaratması yatar. Osteomiyelite çoğunlukla irin yapıcı mikroorganizmalar neden olmaktadır. Bu mikroorganizmaların başında bakteriler gelmektedir.

Osteomiyelite sebep olan en sık karşılaşılan etken Stafilokok aureus bakterisidir (staph enfeksiyonu) ve insan derisi ve mukozalarda bulunabilir.

Daha nadir olmakla birlikte, mantar ve mikobakteriyel enfeksiyonlar da osteomyelite neden olabilir. Bu tür enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde daha sık görülür. Örneğin; organ nakli sonrası bağışıklık sistemini baskılayan bir tedavi alan hastada, Candida türü bir mantarın neden olduğu osteomiyelit gelişebilir.

Osteomyelite en sık neden olan etken, Stafilokok aureus bakterisi olarak karşımıza çıkar.
Şekil 2: Osteomyelite en sık neden olan etken, Stafilokok aureus bakterisi olarak karşımıza çıkar.

Tüberküloz (verem) hastalığına neden olan Mycobacterium tuberculosis bakterisi, osteomyelitin bir başka daha az görülen nedenlerinden biridir. Bakteri, akciğerlerde enfeksiyona yol açarak tüberküloza neden olur. Bazı durumlarda kan dolaşımı yoluyla omurgaya da yayılabilir ve burada Pott hastalığına, yani spinal kemik veremine sebep olabilir.

1. Mikroorganizmaların Kemiğe Ulaşma Yolları

Osteomyelite neden olan mikroorganizmaların, kemik dokusuna ulaşmak için çeşitli yolları vardır:

  • Kan Yoluyla Yayılım (Hematojen Osteomyelit): Vücudun herhangi bir bölgesindeki bir enfeksiyonun (örneğin idrar yolu enfeksiyonu, akciğer enfeksiyonu) kan dolaşımı aracılığıyla kemiğe ulaşması sonucu gelişir. Bu durum, çocukların uzun kemiklerinde ve erişkinlerin omurlarında daha sık görülmektedir.
  • Doğrudan Bulaşma (Direkt İnokülasyon): Mikroorganizmaların açık kırıklar, yaralanmalar veya cerrahi işlemler sırasında doğrudan kemik dokusuna bulaşmasıyla oluşur. Açık yaralar aracılığıyla kemiğin dış ortamla temas etmesi, bakterilerin doğrudan kemik dokusuna yerleşmesine neden olabilir.
  • Yakınlık Sebebiyle Yayılım (Kontigu Osteomyelit): Enfeksiyonun, kemiğe yakın olan enfekte bir doku aracılığıyla doğrudan kemiğe yayılmasıdır. Enfekte olmuş bir eklemden, yumuşak dokudan, protezden veya bir cerrahi bölgeden kemiğe doğru enfeksiyon ilerleyebilir.
  • Vasküler Yetmezliğe Bağlı Osteomyelit: Diyabet, periferik damar hastalığı gibi dolaşım sistemini etkileyen hastalıkların seyrinde ortaya çıkabilir. Bu rahatsızlıklar sonucu damar yapılarının bozulması, kemik ve çevre dokulara yeterli kanın ulaşmasını engeller. Bu nedenle çoğunlukla ayaklarda oluşan küçük yaralar, hızla enfeksiyona dönüşebilir. Zayıf kan akışı nedeniyle savunma hücreleri enfeksiyon bölgesine ulaşamaz ve mikroorganizmalar kemiğe yerleşerek iltihaba yol açar.
Osteomiyelit nasıl bulaşır? Mikroorganizmalar, kemiklere çeşitli yollardan ulaşarak kemik iltihabına sebep olabilir.
Şekil 3: Mikroorganizmalar, kemiklere çeşitli yollardan ulaşarak kemik iltihabına sebep olabilir.

2. Kemiklerin Enfeksiyonlara Karşı Savunmasız Hale Geldiği Durumlar

Sağlıklı bir kemik dokusu, bağışıklık sistemi tarafından korunur ve enfeksiyonlara karşı dirençlidir. Ancak bazı durumlar, kemiğin enfeksiyonlara daha açık hale gelmesine neden olabilir:

  • Bağışıklık Sisteminin Zayıflaması: Diyabet, HIV/AIDS, kanser tedavileri ve organ nakli sonrası kullanılan bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, vücudun enfeksiyonla savaşma yeteneğini azaltır.
  • Kan Dolaşımı Sorunları: Periferik arter hastalığı veya diyabete bağlı dolaşım bozuklukları, kemiklere yeterli oksijen ve besin gitmesini engeller.
  • Travma ve Cerrahi Müdahaleler: Açık kırıklar, derin yaralar veya protezler, bakterilerin kemiğe ulaşması için bir geçit oluşturabilir.
  • Tıbbi Cihaz Kullanımı: Hemodiyaliz kateterleri ve uzun süre takılı kalan idrar sondaları gibi tıbbi cihazlar, mikropların vücuda girişini kolaylaştırabilir.
  • Bası Yaraları: Uzun süre aynı pozisyonda yatmak zorunda olan hastalarda oluşan bası yaraları, zamanla kemik dokusuna kadar ilerleyerek enfeksiyon riskini artırabilir.
  • Bazı Genetik Hastalıklar: Orak hücreli anemi gibi kan hastalıkları, damarlarda tıkanıklığa ve kemik dokusunun zayıflamasına neden olabilir.
  • Sigara Kullanımı: Sigara içen bireylerde, kemiklere giden kan akışı azalır ve bağışıklık sistemi zayıflar. Bu nedenle vücudun enfeksiyonlara karşı olan direnci düşer.
  • Madde Kullanımı: Steril olmayan iğnelerle yapılan uyuşturucu enjeksiyonları, mikropların doğrudan kana ve kemiklere ulaşmasına zemin hazırlar.
  • Yaş: 20 yaş altı çocuklarda ve 50 yaş üstü bireylerde kemik enfeksiyonlarına yatkınlık daha yüksektir.
  • Geçmişte Yaşanan Osteomyelit: Daha önce kemik enfeksiyonu geçirmiş olmak, tekrarlama riskini artırabilir.

Osteomyelit Sınıflandırması

Osteomyelit, enfeksiyonun süresine ve etkisine göre sınıflandırılabilir:

  • Akut Osteomyelit: Çoğunlukla aniden başlayan şikayetlere neden olan bir enfeksiyon formudur.
  • Subakut Osteomyelit: Akut ve kronik osteomiyelit arasında bir geçiş formu olarak kabul edilen bir enfeksiyondur. Akut osteomiyelite kıyasla daha yavaş bir seyri vardır. Hastalık öyküsü çoğunlukla 2 haftadan daha uzun sürer.
    • Subakut osteomiyelitin en sık görülen formlarından biri, çoğunlukla genç erişkinleri etkileyen ve radyolojik olarak tümörlerle karışabilen Brodie apsesidir.
  • Kronik Osteomyelit: Tedavisi çoğu durumda uzun süren bir enfeksiyondur. Genel olarak tedavi edilmeyen veya yetersiz müdahale edilmiş akut osteomyelit kaynaklı meydana gelir.
    • Garre osteomyelit (sklerozan osteomyelit), daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülen, kronik bir osteomiyelit formudur. Apse oluşumu olmaksızın kemik kalınlaşabilir ve yoğunlaşabilir.
Osteomyelit Evreleri: başladığı bölgeden yayılarak kemikte çeşitli sorunlara yol açar.
Şekil 4: Osteomyelit, başladığı bölgeden yayılarak kemikte çeşitli sorunlara yol açar.

Akut, subakut ve kronik osteomiyelit arasındaki temel fark, hastalığın başlangıç şeklidir. Akut osteomiyelit, ortalama iki hafta içinde ve ani bir şekilde başlarken subakut osteomyelit, bir veya birkaç ay içinde kendini gösterir. Kronik formun ilerleyişi ise daha yavaş seyreder.

Osteomyelit Ne Kadar Yaygındır?

Osteomyelitin genel popülasyondaki yaygınlığına bakıldığında, bu durumun nispeten nadir görülen ancak ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam ettiği söylenebilir. Yapılan araştırmalar, osteomyelit kemik enfeksiyonu görülme oranının 100.000 kişide 2 ila 5 vaka arasında değiştiğini göstermektedir.

Osteomiyelit Belirtileri

Osteomiyelit belirtileri, enfeksiyonun akut, subakut, kronik olmasına, enfeksiyonun yerleşim yerine ve etkileyen mikroorganizmaya göre değişebilir. Bazı kişilerde ise hiçbir belirti göstermeyebilir.

  • Akut Osteomyelit Belirtileri:
    • Kemik Ağrısı: Enfekte olan kemikte ani bir ağrı hissedilebilir.Ateş: Vücudun enfeksiyona karşı verdiği bir yanıt olarak yüksek ateş (38°C ve üzeri) ve titreme görülebilir.
    • Şişlik, Kızarıklık ve Isı Artışı: Enfekte kemiğin bulunduğu bölgedeki ciltte şişlik, kızarıklık ve ısı artışı fark edilebilir.
    • Halsizlik: Huzursuzluk ve genel bir halsizlik durumu oluşabilir.
    • Hareket Kısıtlılığı: Enfekte olan uzvun hareket ettirilmesi ağrılı olabileceği için, etkilenen bölgede hareket kısıtlılığı gelişebilir.
  • Subakut Osteomyelit Belirtileri:
    • Kemik Ağrısı: Akut forma göre daha hafif şiddette ve yavaş yavaş başlayan, bazı durumlarda geçici olabilen bir kemik ağrısı olabilir.
    • Şişlik ve Hassasiyet: Enfekte bölgede hafif bir şişlik veya dokunulduğunda hassasiyet olabilir.
  • Kronik Osteomyelit Belirtileri:
    • Kemik Ağrısı: Etkilenen kemiğin derinliklerinde hissedilen bir ağrı yaşanabilir.Şişlik ve Kızarıklık: Etkilenen uzuvda şişlik ve kızarıklık oluşabilir.Akıntı: Enfekte bölgeden cilt yüzeyine doğru bir akıntı gelişebilir.
  • Vertebral Osteomyelit Belirtileri:
    • Sırt veya Bel Ağrısı: Çoğunlukla hareketle artan ve dinlenmekle geçmeyen sırt veya bel ağrısı, en sık görülen kemik iltihabı belirtileri arasında yer alır.Ateş: Enfeksiyonun bir göstergesi olarak yüksek ateş olabilir.Omurgada Hassasiyet: Enfekte omurga bölgesine dokunulduğunda hassasiyet hissedilebilir.
    • Nörolojik Belirtiler: Enfeksiyonun omuriliğe veya sinir köklerine baskı yapması durumunda bacaklarda güçsüzlük, uyuşma, karıncalanma gibi nörolojik belirtiler ortaya çıkabilir.
Osteomiyelit belirtileri arasında genel olarak etkilenen bölgede ağrı, ateş, kızarıklık, şişlik, halsizlik, akıntı ve hareket kısıtlılığı bulunur.
Şekil 5: Osteomiyelit belirtileri arasında genel olarak etkilenen bölgede ağrı, ateş, kızarıklık, şişlik, halsizlik, akıntı ve hareket kısıtlılığı bulunur.

Osteomyelit Nasıl Teşhis Edilir?

Osteomyelit tanısı; bulguların değerlendirilmesi, laboratuvar testleri ve radyolojik görüntüleme yöntemleri yoluyla konulur. Tedaviye başlanması ve olası istenmeyen durumların önlenmesi açısından erken ve doğru tanı gereklidir. Osteomiyelit şüphesi olan bir hastanın değerlendirilmesinde izlenen adımlar çoğu zaman şu şekildedir:

Kemik iltihabı tanısı, çeşitli testler ve osteomyelit radyolojik bulguları yoluyla konulur.
Şekil 6: Kemik iltihabı tanısı, çeşitli testler ve osteomyelit radyolojik bulguları yoluyla konulur.

1. Tıbbi Öykü ve Fiziki Muayene

Tanı sürecinin ilk aşamasında hekim, hastanın tıbbi öyküsünü alır. Hastanın mevcut şikayetleri, bu şikayetlerin ne zaman başladığı, yüksek ateş varlığı, geçirilmiş travmalar, cerrahi operasyonlar, enfeksiyonlar (yakın zamanda geçirilmiş cilt veya yumuşak doku enfeksiyonu), kronik hastalıklar (diyabet, bağışıklık sistemi bozuklukları gibi) sorgulanır.

Fiziki muayene sırasında ise hekim, etkilenen bölgeyi inceler. Kemikte hassasiyet, şişlik, kızarıklık, ısı artışı, hareket kısıtlılığı ve akıntı olup olmadığını değerlendirir.

2. Laboratuvar Testleri

Yapılan laboratuvar testleri, enfeksiyonun varlığını ve şiddetini belirlemek konusunda bilgi verir:

  • Tam Kan Sayımı: Akut osteomiyelitte beyaz kan hücresi (lökosit) sayısı artabilir. Ancak kronik osteomyelit vakalarında lökosit sayısı normal sınırlarda olabilir.
  • Eritrosit Sedimentasyon Hızı (ESR) ve C-Reaktif Protein (CRP): Bu testler, vücutta iltihaplanma olup olmadığını gösterir. Osteomiyelitte çoğunlukla her iki değer de yüksektir.
  • Kan Kültürü: Özellikle kan dolaşımı yoluyla yayılan osteomiyelit şüphesinde, kan kültürü alınması önerilir. Ancak kan kültürleri her zaman pozitif sonuç vermeyebilir.
  • Kemik Biyopsisi: Biyopsi ile alınan kemik dokusu incelemeye gönderilir. Bu yöntem ile enfeksiyona neden olan mikroorganizma belirlenir.

3. Radyolojik Görüntüleme Yöntemleri

Osteomyelit radyolojik bulgular ile kemik ve çevre dokulardaki yapısal değişiklikler görüntülenebilir:

Garre osteomyelitinde apse oluşumu olmaksızın kemikte kalınlaşma meydana gelebilir.
Şekil 7: Garre osteomyelitinde apse oluşumu olmaksızın kemikte kalınlaşma meydana gelebilir.
  • Röntgen: Genellikle ilk başvurulan yöntemdir. Ancak erken evre osteomyelit röntgen ile fark edilemeyebilir. Bulguların röntgende belirgin olarak görünür hale gelmesi, yaklaşık iki hafta sürebilir. Fakat kemik kırığı veya tümör gibi diğer olası nedenleri elemek için kullanılabilir.
  • Manyetik Rezonans (MR): Osteomyelitin erken evrelerinde kemik iliği ödemini saptamak konusunda etkilidir. Ancak, vücutta metal implantların bulunması durumunda MR kullanımı sınırlı olabilir.
  • Bilgisayarlı Tomografi (BT): Kemik yapılarının detaylı incelemesinde etkilidir. Kemik yıkımının derecesini değerlendirmek ve biyopsiyi planlamak için kullanılır. Ancak, erken evre osteomyelit tanısında MR kadar hassas değildir.
  • Nükleer Tıp Görüntüleme: Metal implant varlığı gibi MR’ın kullanılamadığı durumlarda PET, galyum taraması ve lökosit sintigrafisi gibi yöntemler alternatif olarak kullanılabilir.

Osteomyelit Tedavisi

Osteomyelit tedavisi için uygulanabilen yöntemler şunlardır:

kemik enfeksiyonu tedavisi: Osteomyelit tedavisinde antibiyotik  ve cerrahi olarak bölgenin temizlenmesi yapılabilir.
Şekil 8: Osteomyelit tedavisinde ilk olarak antibiyotik uygulaması yapılır. Antibiyotik tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda, cerrahi olarak bölgenin temizlenmesi gerekir.

1. Antibiyotik Tedavisi

Osteomiyelit antibiyotik tedavisi, ilk basamak yöntem olarak kabul edilir. Tedavi, şu şekilde uygulanabilir:

  • Antibiyotik Seçimi: Enfeksiyona neden olan mikroorganizmaya (bakteri, mantar vb.) ve mikroorganizmanın antibiyotik duyarlılık testlerinin sonuçlarına göre kemik iltihabı için antibiyotik seçimi yapılır. Kemik biyopsisi ve alınan diğer örnekler, antibiyotik seçiminde rol oynar.
  • Tedavi Süresi: Tedavi, en az 6 hafta sürebilir. Enfeksiyonun düzelme hızına göre süre değişebilir.
  • Antibiyotik Uygulama Yolları: Başlangıç olarak çoğu durumda damar yoluyla antibiyotik verilir. Böylelikle ilacın, enfeksiyon bölgesine hızlı ve etkili bir şekilde ulaşması sağlanır. Ardından hastanın, oral yolla ilaç almasında bir sakınca yoksa tedaviye oral antibiyotiklerle devam edilebilir.

2. Cerrahi Tedavi

Osteomyelit ameliyatının temel amaçları şu şekilde açıklanabilir:

Enfekte ve Ölü Dokunun Temizlenmesi (Debridman)

Bu işlemin ana hedefi, enfekte olmuş ve ölü kemik ile yumuşak dokuların tamamen çıkarılmasıdır. İşlem, geride yalnızca sağlıklı doku kalana kadar devam eder. Ayrıca enfeksiyonla ilişkili implantlar da çıkarılır.

Ölü Boşluğun Değerlendirilmesi

Osteomyelit tedavisinde enfekte ya da ölü kemik dokusu çıkarıldıktan sonra geride boşluklar kalabilir. Bu nedenle, cerrahi tedavinin bir parçası olarak bu alanlar uygun şekilde doldurulur.

  • Kemik Grefti: Bu amaçla kullanılan yöntemlerden biri kemik grefti uygulamasıdır. Kemik grefti, hastanın kendi vücudundan alınan ya da doku bankalarından temin edilen sağlıklı kemik dokusunun, çıkarılan bölgeye yerleştirilmesidir. İşlem sayesinde kemik bütünlüğüyle birlikte yeni kemik dokusunun gelişimi de desteklenir.
  • Cilt ve Kas Grefti: Eğer kemik çevresindeki cilt ya da kas dokusunda da hasar varsa iyileşmeyi desteklemek için cilt veya kas greftleri uygulanabilir. Sağlıklı cilt veya kas dokusu, vücudun başka bir bölgesinden alınarak enfekte alan üzerine yerleştirilir. Gerektiğinde bu işlemler, enfekte dokunun temizlenmesiyle (debridman) eş zamanlı olarak da yapılabilir.
  • Antibiyotikli Boncuk Yerleşimi: Bazı durumlarda, enfeksiyon bölgesine doğrudan antibiyotik uygulaması da yapılabilir. Enfekte kemiğin içine antibiyotikli boncuklar (PMMA) yerleştirilerek bölgesel antibiyotik tedavisi sağlanır. Aynı zamanda bu yöntemle bölge, geçici olarak doldurulabilir. 2-4 hafta sonra boncuklar ameliyatla alınır ve yerine kemik greftleri yerleştirilir.
Osteomyelit ameliyatı sırasında enfeksiyonla başa çıkmak için enfekte bölgeye antibiyotik içeren boncuklar (PMMA) yerleştirilebilir.
Şekil 9: Osteomyelit ameliyatı sırasında enfeksiyonla başa çıkmak için enfekte bölgeye antibiyotik içeren boncuklar (PMMA) yerleştirilebilir.

Kemik Dengeleme

Enfeksiyon bölgesinde kemik bütünlüğünün bozulduğu veya cerrahi debridmanın, kemiklerin dengesini tehlikeye attığı durumlarda, dengeyi sağlamak için plak, vida veya eksternal fiksatör (vücudun dışından yerleştirilen kemik sabitleme cihazı) kullanılabilir. Aktif bir enfeksiyon varlığında eksternal fiksatör tercih edilebilir, çünkü kemiğin içine yerleştirilen cihazlar, enfeksiyonun yayılmasına neden olabilir.

Ampütasyon

Osteomiyelitin çok ilerlediği, hiçbir tedavi yöntemine yanıt vermediği, hayatı tehdit eden komplikasyonların geliştiği veya aşırı kemik ve yumuşak doku kaybının olduğu durumlarda ampütasyon (uzvun cerrahi olarak vücuttan ayrılması), son çare olarak düşünülebilir.

3. Kemik İltihabına Ne İyi Gelir? Destekleyici Tedavi Yöntemleri

Kemik enfeksiyonu tedavisinde antibiyotik kullanımı ve cerrahi müdahalelerle birlikte hastanın genel sağlık durumunu iyileştirmeye yönelik yöntem ve tedaviler de uygulanır.

Hiperbarik Oksijen Tedavisi (HBOT)

Kronik osteomiyelit hastaları için cerrahi ve antibiyotik tedavisine ek olarak hiperbarik oksijen tedavisi de bazı durumlarda faydalı olabilir. HBOT sırasında hastanın basınçlı bir odada yüksek konsantrasyonda oksijen soluması hedeflenir. Bu sayede enfeksiyon bölgesine daha fazla oksijen ulaşması sağlanarak iyileşme desteklenir ve antibiyotiklerin etkinliği artırılabilir.

Osteomyelit tedavisine hiperbarik oksijen terapisi uygulanabilir.
Şekil 10: Osteomyelit tedavisine ek olarak antibiyotiklerin etkisini desteklemek ve enfekte bölgeye daha fazla oksijen sağlamak amacıyla hiperbarik oksijen terapisi uygulanabilir.

Negatif Basınçlı Yara Tedavisi (NPWT)

Yaranın üzerine yerleştirilen bir sünger ve vakum sistemi yardımıyla uygulanan bir tedavi yöntemidir. Yara üzerindeki fazla sıvıyı ve enfeksiyona neden olabilecek zararlı maddeleri uzaklaştırarak yaranın daha temiz ve sağlıklı bir ortamda iyileşmesine yardımcı olur. Aynı zamanda yara çevresindeki kan akışını artırarak yeni ve sağlıklı doku oluşumunu destekler, yara kenarlarının birbirine yaklaşmasını kolaylaştırır.

Sonuç

Osteomyelit, erken teşhis ve uygun tedavi gerektiren, ciddi bir enfeksiyondur. Hastalığın seyri akut, subakut veya kronik olacak şekilde ilerleyebilir. Tedavi süreci ise enfeksiyonunun durumuna, neden olan mikroorganizmaya ve hastanın genel sağlık durumuna uygun olarak planlanmalıdır. Aksi takdirde yeterli tedavi sağlanmadığı için kemik iltihabı kronikleşebilir ve istenmeyen sorunlara sebep olabilir.

Osteomiyelit hakkında daha fazla bilgi almak istiyor veya kendinizde kemik enfeksiyonu belirtileri fark ediyorsanız detaylı bilgi ve erken tanı için vakit kaybetmeden bizimle iletişime geçin.

Sık Sorulan Sorular

Osteomyelit Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Osteomyelit tedavi edilmediği takdirde kronik bir duruma dönüşebilir ve kemikte kalıcı hasara yol açabilir. Enfeksiyon, çevre dokulara yayılarak apse oluşumuna veya yumuşak doku enfeksiyonlarına neden olabilir. İleri vakalarda kemik kaybı, eklem sorunları ve kan zehirlenmesi (sepsis) gibi ciddi komplikasyonlar gelişebilir.

Osteomyelit Bitkisel Tedavisi Var mıdır?

Osteomiyelit, enfeksiyon kaynaklı ciddi bir hastalık olduğundan, tıbbi tedavi (antibiyotikler, cerrahi müdahale) olmadan iyileşmesi mümkün değildir. Bitkisel destekler bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olabilir. Ancak tek başına bir tedavi yöntemi olarak kullanılamaz. Ayrıca bitkisel ürünler, ilaç etkileşimlerine neden olabildiğinden doktor önerisi olmadan uygulanmamalıdır.

Kemik İltihabı Tehlikeli midir?

Kemik iltihabı, ciddiye alınması gereken bir enfeksiyon türüdür. Uygun şekilde tedavi edilmediğinde kalıcı kemik hasarına ve enfeksiyonun yayılmasına neden olabilir. Bu nedenle osteomyelit şüphesi olan kişilerin vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurması gerekir.

Randevu için tıklayınız

Kayhan Turan

Op. Dr. Kayhan Turan, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanıdır. Uzmanlık alanları arasında Robotik Protez Cerrahisi, Eklem Protezi, Artroskopik Cerrahi, Regeneratif Ortopedi ve Spor Ortopedisi bulunmaktadır. Aynı zamanda, Robotik Ortopedi Cerrahi Derneği'nin (ROCD) başkanı ve İstanbul Atlas Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Bursa'daki Robotik Ortopedi Cerrahi Merkezi ile Turan Turan Sağlık Grubu'nun medikal direktörüdür.

İlgili Makaleler

Bir soru sorun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu