Paylaş
Bize Danışın
Blog

Kıkırdak Onarımında Osteokondral Allogreft Nakli Tedavisi

Kıkırdak problemleri, dünyadaki tüm toplumlarda her yıl artan bir sıklıkta görülmektedir. Hatta kıkırdak hastalıkları, yaş ortalamasının artması sebebiyle birçok toplumda bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Kıkırdak hastalıklarının tedavisi için dünya genelinde büyük yatırımlar yapılmaktadır ve birçok yöntem mevcuttur ancak bazı durumlarda daha kalıcı çözümler gerekebilir. İşte bu noktada osteokondral allogreft nakli tedavisi devreye giriyor.

Osteokondral allogreft transferleri (kıkırdak nakli ameliyatı), eklem protez ameliyatlarına alternatif tedavi bir tedavi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yazımızda, kıkırdak nedir? kıkırdak nakli nedir? Kıkırdak nakli nasıl olur? Kıkırdak nakli neden yapılır? greft nedir? Otogreft nedir? Allogreft nedir? Sorularının cevaplarını bulabilirsiniz.

İçindekiler:

Kıkırdak nedir?

Kıkırdak, kemiklerin uçlarında bulunan, esnek ve dayanıklı bir dokudur. Eklem yüzeylerini kaplayarak kemiklerin birbirleriyle sürtünmesini engeller ve eklemlerin hareketliliğini artırır.

Aynı zamanda ekleme binen yükü karşılamaktır. Kıkırdaklar ile bunları destekleyen menisküs ve çapraz bağ gibi dokular sağlam olduklarında, kusursuz ve ağrısız eklem hareketi gerçekleşmektedir.

Dizin osteokondral bölgesindeki kıkırdak dokunun bozulması (sağ kırmızı ok ile belirtilen bölge) zamanla kemikte de yapısal bozulmalara neden olabilir.
Resim 1. Dizin osteokondral bölgesindekikıkırdak dokunun bozulması (sağ kırmızı ok ile belirtilen bölge) zamanla kemikte de yapısal bozulmalara neden olabilir.

Kıkırdak Probleminin Belirtileri Nelerdir?

Kıkırdağın kendisinde ya da bunu destekleyen dokularda bir problem olduğu zaman normal eklem hareketleri gerçekleşemez. Kıkırdaktaki düzensizlik;

  • Ağrı, şişme ve takılma gibi yakınmalara,
  • Oturup kalkmada güçlüğe,
  • Merdiven inip çıkma sırasında rahatsızlık ve ağrıya,
  • Spor yaparken ya da yaptıktan sonra dizde şişmelere,
  • Bazı hastalarda da topallamaya sebep olur. 

Kıkırdak hasarı oluşan eklemde hareket kısıtlanabilir. Eklem hareketi ile ani bıçak saplanması tarzında ağrılar oluşabilir. Kıkırdak hasarı erken aşamadayken kök hücre ve PRP (Trombositten Zengin Plazma) enjeksiyonları gibi biyolojik eklem içi enjeksiyonlar denenebilir. Ancak bu yöntemlerin yüzde yüz kıkırdak onarımı sağladığı henüz kanıtlanmamıştır.

Farklı kıkırdak onarım teknikleri ile kıkırdağın tekrar oluşması sağlanabilmektedir. Ancak bu yöntemlerin birçoğunda sağlıklı bir kıkırdak dokusu elde edilememektedir.

Kıkırdak Onarım Teknikleri Nelerdir?

Kıkırdak oldukça özelleşmiş bir doku olmasına rağmen kendisini onaramaz. Bunun nedeni, kıkırdak dokuya kendisini yenileyecek kadar kan akışının bulunmamasıdır. Eklemde bir kıkırdak hasarı geliştiği zaman çoğunlukla bunun cerrahi olarak onarılması gerekmektedir. Kıkırdak onarımı için birçok farklı onarım tekniği bulunmaktadır.

Tekniklerin uygulanma sırası; debridman, mikrokırık, osteokondral otogreft transferi, otolog kondrosit implantasyonu ve osteokondral allogreft transplantasyonu şeklindedir.  Bu işlemler hasarın yerine, boyutuna ve tipine bağlı olarak değişebilir.

Farklı kıkırdak onarım teknikleri
Resim 2. Farklı kıkırdak onarım teknikleri

Kıkırdak onarımı sonucunda iki tip kıkırdak elde edilebilmektedir. Bunlar fibrokıkırdak ve hiyalin kıkırdaktır.

Fibrokıkırdak; kıkırdağa benzeyen ancak tam olarak sağlıklı olmayan kıkırdağımsı bir dokudur. Kıkırdak hücresinden fakir ve kollajen dizilimi düzensizdir. Hiyalin kıkırdak kadar sağlam ve uzun ömürlü değildir.

Hiyalin kıkırdak; normalde eklem kıkırdaklarını oluşturan ve kıkırdak onarımları sonucu ideal olarak elde edilmesi planlanan kıkırdak tipidir. Hiyalin kıkırdağın hücre sayısı daha fazladır ve kollajen dizilimi, vücut yükünü taşımak üzerine özelleşmiş şekilde sıralıdır.

Kıkırdak onarımları sonucundaki ana hedef hiyalin kıkırdak elde etmek olmasına rağmen, çoğu kıkırdak onarım tekniğinde tam olarak sağlıklı bir hiyalin kıkırdak elde edilememektedir.

Hiyalin kıkırdak ve fibrokıkırdak farkları.
Resim 3. Hiyalin kıkırdak ve fibrokıkırdak farkları.

Günümüzde yüzde yüz hiyalin kıkırdak ile kıkırdak onarımı sağlayabilecek iki yöntem bulunmaktadır. Bunlardan ilki osteokondral otogreft (OOT) transferi, ikincisi ise osteokondral allogreft transferidir. Öncelikle greft nedir? otogreft nedir? Sorularını cevaplamakta fayda vardır.

Greft nedir?

Greft kavramı, tıp ve cerrahi alanlarında oldukça yaygın bir şekilde kullanılan önemli bir terimdir. Greft, bir bölgeden alınan doku parçasının, başka bir bölgedeki hasarlı veya eksik dokunun yerine kullanılmasıdır. Greftler, vücudun farklı bölgelerindeki dokular arasında veya farklı kişiler arasında aktarılabilir.

Greftler genellikle cerrahi bir prosedür sırasında alınır ve hastanın vücuduna implante edilir. Greftler, kemik, kıkırdak, deri, tendon, kas ve diğer dokuları içerebilir. Greftler, eksik doku veya hasarlı bölgeyi onarmak, yeniden yapılandırmak veya güçlendirmek için kullanılabilir.

Greftler, genellikle alıcı vücut tarafından reddedilme riski taşıdığından, alıcı vücutla uyumlu ve uyumlu olmayan greftler olarak sınıflandırılır. Greftlerin kullanımı, yenilikçi tıbbi teknolojilerin geliştirilmesiyle birlikte, tıp ve cerrahi alanlarında önemli bir ilerleme kaydetmiştir.

Kıkırdak onarımı amacıyla yapılan greft; kıkırdağı kurtarmak, sağlıklı bir kıkırdak doku oluşturmak veya sağlıklı kıkırdak dokuyu korumak için yapılan cerrahi bir işlemdir.  Kemik greftinden farklıdır. Kıkırdağın yapısını düzeltmek için kullanılan greftler, protez ameliyatlarını önlemek için uygulanan bir tedavi yöntemidir.

Otogreft; bir kişinin kendi vücudundan alınan dokuları içerir. Bu, en sık kullanılan greft türüdür ve genellikle kemik kırıklarının onarımında veya ortopedik ameliyatlar sırasında kullanılır. Otogreftler, alıcı vücut tarafından reddedilme riski taşımadığı için genellikle daha güvenlidir.

Osteokondral Otogreft Nasıl Uygulanır?

Bu yöntemde hastanın kendi dizinin yük taşımayan bir bölümünden, altındaki kemik ile silindir şeklinde kıkırdak alınmaktadır. Bu doku, daha sonra kıkırdak hasarı olan bölgeye transfer edilmektedir.

Osteokondral otogreft yönteminin uzun dönemli sonuçları oldukça iyidir. Ancak büyük çaplı kıkırdak problemi olan hastalarda kullanımı sınırlıdır. Çünkü, hastanın kendi kıkırdak dokusu bu alanları doldurmaya yetmemektedir. Bu sınır genellikle 2 santimetrekaredir.

Çok geniş çaplı kıkırdak sorunu olan hastalarda protez ameliyatını önleyebilecek daha farklı yöntemlere başvurulmalıdır. Bu yöntem ise osteokondral allogreft naklidir.

Osteokondral Allogreft; aynı türdeki doku naklinin, genetik olarak farklı iki kişi arasında gerçekleştiği greft çeşididir. Kıkırdak nakli; kıkırdak dokunun, altındaki kemik doku ile birlikte bir insandan alınarak başka bir insana nakledilmesiyle gerçekleşmektedir. Dokular, hayatını kaybetmiş bir kişiden ya da canlı bir bireyin protez cerrahisi esnasında kemik kesilerinden elde edilen sağlıklı kıkırdaklardan da alınabilmektedir.

OtogreftAllogreft
reddedilme şansı yokreddedilme şansı var
hastalık bulaşma şansı yokhastalık bulaşma şansı var
vücuda daha hızlı dahil olmavücuda daha yavaş dahil olma
daha az maliyetdaha fazla maliyet
daha düşük kullanılabilirlikdaha yüksek kullanılabilirlik
potansiyel donör komplikasyonlarıalıcıda donör bölgesi komplikasyon riski yok
daha uzun süre iyileşme süresidaha kısa süre iyileşme süresi

Taze Osteokondral Allogreft Transplantasyonu (Kıkırdak Nakli) Ameliyatı Nedir?

Osteokondral allogreft transferi (OAT), çok geniş çaplı ve alttaki kemik dokunun etkilendiği durumlarda uygulanabilmektedir. Tek aşamada kıkırdak tedavisi sağlayabilecek, uzun dönem etkinliğikanıtlanmış bir cerrahi yöntemdir. OAT yönteminin ilk denemeleri 20. Yüzyılın başlarında yapılmıştır. 70’li yıllarda ise özellikle ABD’de bu yöntem birçok hastada başarı ile uygulanmıştır. Ancak protez cerrahisindeki gelişmeler ve implant firmalarının yönlendirmesi ile bu yöntem, ilerleyen yıllarda ortopedi alanında önceliğini yitirmiştir.

2000’li yıllara gelindiğinde ise genç hastalara uygulanan protez cerrahisine bağlı sorular gündeme gelmiştir. Bunun sonucunda, göreceli olarak genç-orta yaş grubu hastalarda eklem koruyucu cerrahiler öne çıkmıştır. Bu şekilde, osteokondral allogreft transplantasyonu yöntemi yeniden yaygınlaşmıştır.

Osteokondral Allogreft Tranplantasyonu (OAT) Nasıl Uygulanır?

OAT yöntemi temel olarak bir doku nakli prosedürüdür. Bu yöntemde başka bir insandan alınan kemikli kıkırdak dokusu, hastanın problemli kıkırdak bölgesine transfer edilmektedir. Bu dokular canlı bir bireyden protez cerrahisi esnasında kemik kesilerinden elde edilen sağlıklı kıkırdak dokularından ya da taze kadavradan temin edilebilir.

Protez Cerrahisi Sırasında Kıkırdak Nasıl Elde Edilir?

Hasar görmüş eklem kıkırdakları kesilip tamamen uzaklaştırılmaktadır. Eklem yüzeyleri metal eklem protezleri ile kaplanmaktadır. Bu şekilde yapay bir eklem elde edilmektedir. Protezin yerleştirilmesi için kesi kılavuzları yardımıyla belirli miktarda kemik-kıkırdak kesileri yapılmaktadır. Bu işlem sırasında hasarlı tarafa kemik kesileri yapıldığı gibi dizin bazı hasar görmemiş kısımlarına da protezin yerleştirilmesi için kesi uygulanmaktadır.

Kesilerek çıkarılan bu dokular başka hastaya nakledilebilecek kalitede olursa ve hasta izin verirse (verici), başka hastaya nakledilebilmektedir.

Kıkırdak dokusu eğer canlı bir bireyden alınacaksa yöntem şu şekilde uygulanmaktadır:

  1. Kıkırdağı kullanılması planlanan birey, ameliyat öncesinde detaylı testlere tabi tutulmaktadır. Buradaki amaç, bulaşıcı hastalık geçişini önlemektir.
  2. Eğer hastada bulaşıcı hastalık riski yoksa alıcı ve vericinin ameliyatı aynı güne planlanmaktadır.
  3. Verici hastaya planlanan ameliyata başlanmaktadır. Bu ameliyatlar genellikle diz ve kalça protez cerrahisidir.
  4. Verici hastanın protezi uygulanmaktadır. Ardından, kemik kesilerinden elde edilen kıkırdak-kemik dokuları, kıkırdak transferine uygun olup olmaması açısından değerlendirilmektedir.
  5. Elde edilen kıkırdak dokular, başka bir hastaya transfer edilebilecek kalitede ise bu dokular steril bir kaba alınarak transfer için bekletilmektedir.
  6. Dokuların transfer için uygunluğu belirlendikten sonra alıcı hasta, vakit kaybedilmeden, hazır bekletilen diğer ameliyat odasına alınır. Hastanın eklemi hazırlanır.
  7. Verici kıkırdakları basınçlı steril su ile yıkanır. Bu yöntemle kemik iliğindeki bağışıklık sistemi hücreleri uzaklaştırılmaktadır. Bu sayede doku reddi ihtimali azaltılmaktadır.
  8. Alıcı hastanın eklemi cerrahi olarak açılmaktadır. Kıkırdak hasarı olan bölge hazırlanmaktadır. Daha sonra, verici hastanın kemikli kıkırdak dokuları bu bölgeye transfer edilmektedir.
  9. Kıkırdak dokusunu tespit etmek için vida ve tel yerleştirilmesi gerekebilmektedir.
Taze osteokondral allogreft transferi uygulanışı
Şekil 4. Taze osteokondral allogreft transferi uygulanışı

Taze Osteokondral Allogreft Ameliyatının Komplikasyonları Nelerdir?

Her cerrahide olduğu gibi taze osteokondral allogreft yönteminde de bazı riskler ve komplikasyonlar bulunmaktadır. Ancak bu komplikasyonlar nadir görülmektedir. Komplikasyonlar aşağıdaki gibidir:

  • Cerrahi alan enfeksiyonları, yara problemleri, şişlik, kanama, morarma: Bu tip komplikasyonlar bu işleme özel komplikasyonlar değildir. Tüm eklem cerrahilerinde görülebilmektedir.
  • Verici hastadan alıcı hastaya hastalık geçişi: Bu riski en aza indirmek için ameliyat öncesinde verici hastaya aşağıda belirtilen detaylı bulaşıcı hastalık testleri yapılmaktadır. (Tablo 1) Ancak hastalık geçiş riski teorik olarak hiçbir zaman sıfıra indirilemez. Çünkü bazı hastalıklar pencere dönemi denen bir periyotta, kan testlerinde bulgu vermemektedir. Bu tip doku organ nakillerinde gerekli testler yapıldıktan sonra hastalık geçiş riski çok düşüktür.

İşlem öncesinde böbrek, karaciğer gibi organ nakillerinde istenen bulaşıcı hastalık tetkikleri yapılmaktadır. Ayrıca bu yöntemin hastaya uygunluğu açısından her hasta için T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Doku, Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Dairesi Başkanlığından izin alınmaktadır.

Seroloji
HBs Ag / HBs / Anti HCV
Anti HIV
Anti HBc IgG
Hepatit A IgG
CMV IgG
EBV IgG
Varicella Zoster IgG
Toxoplazma IgG
Quantiferon
VDRL
Tablo 1. Organ nakli hastalarından istenen bulaşıcı hastalık testleri
  • Nakledilen dokunun vücut tarafından reddedilmesi (Doku reddi): Alıcıya nakledilen kıkırdak, hastanın vücudu tarafından doku reddine maruz kalabilmektedir. Bu nedenle, yöntem başarısız olabilmektedir. Ancak literatür bilgisine göre kıkırdak-kemik nakillerinde doku reddinin çok düşük olduğu bilinmektedir. Kıkırdak nakli ameliyatlarında doku uyumu testlerine gerek yoktur.
  • Kıkırdak doku nakli başarısız olursa hastaya revizyon cerrahisi ya da protez cerrahisi uygulanması gerekebilmektedir.
  • Ameliyattan sonra istenilen sonuçların elde edilememesi: Taze osteokondral allogreft yöntemi ile ilgili literatürde çok başarılı ve uzun dönem sonuçlar mevcuttur. Ancak bu yöntemle tedavi olan her hastada, hastanın beklentisi düzeyinde başarı sağlanamamaktadır. Bu sebeple hastayı tedavi eden doktorun hasta ile ameliyat öncesi tedavi beklentilerini tartışması gerekmektedir. Sonrasında buna uygun tedavi hedefleri belirlenmelidir.
  • Nakil uygulanan eklemde; kalıcı hareket kısıtlılığı, ağrı, sertlik, ciltte iz kalması, kalıcı renk değişiklikleri ve eklemde ara ara şişlik olması: Bu tip komplikasyonlar nadirdir ve her türlü eklem cerrahisinden sonra görülebilen komplikasyonlardır.
  • Anesteziye bağlı komplikasyonlar: Her ameliyatta olabileceği gibi hastanın hayatını riske atabilecek ölçüde anestezi (narkoz) komplikasyonları görülebilmektedir. Ancak ameliyat öncesi uygulanan anestezi değerlendirmesi ile günümüzde bu tip riskler en düşük seviyededir. Birçok cerrahi de güvenli bir biçimde uygulanmaktadır.
  • Ameliyat sonrası damarlarda pıhtılaşma olması ile ilgili komplikasyonlar: Damar pıhtılaşması ile ilgili komplikasyonlar her türlü cerrahi sonrası görülebilmektedir. Bu durumu engellemek için doktorunuz size ameliyat sonrası aspirin ya da kan sulandırıcı ilaçlar önerecektir.

Ancak tüm önlemlere rağmen; damarda pıhtı oluşması, bu pıhtının akciğer damarını tıkaması, kalp ve beyin gibi hayati organların damarlarında tıkanma ve bu komplikasyonlara bağlı hayati risklerin oluşması gibi durumlar nadir de olsa görülebilmektedir. Ayrıca bacakta damar pıhtılaşması da mümkündür. Buna bağlı olarak bacakta kalınlaşma (derin ven trombozu) gibi komplikasyonlar meydana gelebilmektedir.

Nakil uygulanan eklemde enfeksiyon gelişmesi: Her türlü ameliyatta cerrahi bölgede enfeksiyon gelişmesi riski bulunmaktadır. Kıkırdak nakli sonrasında da enfeksiyon görülebilmektedir. Enfeksiyon riskini azaltmak için bazı önlemler alınmaktadır.

Özellikle canlı vericinin kıkırdak dokuları kullanılacaksa, bu dokular ameliyathane ortamında ve en üst sterilite koşullarında alınmaktadır. Bu yüzden enfeksiyon bulaşma riski çok düşüktür. Alınan kıkırdak ameliyathane dışına çıkarılmadığı ve direkt karşı ameliyathanede, hiç bekletilmeden nakledildiği için teorik olarak enfeksiyon oluşma riski çok düşüktür. Bu konuda yapılan araştırmalarda da bu işlemin uygulandığı hastalarda enfeksiyon oranının düşük olduğu görülmektedir.

Taze Osteokondral Allogreft Transferi (Kıkırdak Nakli) Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci

Taze osteokondral allogreft transferi açık olarak uygulanan bir yöntemdir. Yani transferin yapılacağı ekleme ihtiyaca göre ortalama 10-15 cm’lik kesiler açılmaktadır. Bu sebeple ameliyattan sonra bir yara iyileşme süreci gereklidir. Dikişler genellikle 15. gün alınmaktadır. Dikiş alınmasının ertesi günü genellikle hastaların serbestçe duş almalarına ve yarayı ıslatmalarına izin verilmektedir.

Nakil uygulanan kıkırdakların alıcı ekleme kaynaması için belli bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu süre en az 6 haftadır. Bu süreçte hastanın ekleme yük vermemesi gerekmektedir. Buradaki amaç, uygulanan ameliyatın korunabilmesi ve daha iyi sonuçlar alabilmektir. Hasta bu süreçte koltuk değneği gibi yardımcı aletler yardımıyla yürüyebilir. Ameliyat sonrasında, eğer bir sakınca yoksa, hemen eklem hareket egzersizlerine başlanır.

Eklemin hareketli olması, eklem içi sıvı dolaşımına olanak tanımaktadır. Böylelikle, transfer edilen kıkırdakların beslenmesine katkı sağlamaktadır. Buna bağlı olarak, kıkırdak nakli ile birlikte menisküs ya da düzeltici kemik ameliyatları da uygulandıysa ameliyat sonrası rehabilitasyon programında değişiklik olabilmektedir.

kıkırdak nakli sonrası iyileşme süreci

Osteokondral Allogreft Transferi Ameliyatında Kadavradan Doku Temini

Kıkırdak dokuları hayatını kaybetmiş bir insandan yani taze bir kadavradan da alınarak uygulanabilmektedir. Kadavradan alım esnasında herhangi bir alım sınırı bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu yöntemle daha geniş kıkırdak transferleri uygulanabilmektedir. Ancak kadavradan kıkırdak transferi yönteminin bazı kısıtlılıkları bulunmaktadır.

Kadavra ve alıcı hasta, önceden planlanarak aynı ameliyathanede buluşturulamadığı için taze kadavradan alınan kıkırdaklar hemen transfer edilememektedir.

Bu nedenle bu dokuların enfekte olmaması ve canlılığını kaybetmemesi için özelleşmiş doku bankaları tarafından, dokunun özel biyolojik işlemlerden geçirilmesi ve saklanması gerekmektedir. Bu da tedavi maliyetlerini arttırmakta ve bu yöntemin ulaşılabilirliğini azaltmaktadır.

Ayrıca saklanma aşamasında hücre canlılığında kayıp yaşanmaktadır. Taze kadavralardan alınan dokuların 14-35 gün aralığında uygulanması gerekmektedir. Çoğu ülkede ise bu organizasyonu sağlayan doku bankaları bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu kıkırdak dokularına ulaşmak neredeyse imkânsız ya da çok yüksek maliyetli olmaktadır.

Osteokondral Allogreft ile İlgili Son Yıllarda Yapılan Çalışmalar

Canlı ve sağlıklı bir bireyin protez ameliyatlarından elde edilen sağlıklı kıkırdak dokularının kullanılması ve kıkırdak nakli için uygun özelliklerde olup olmadığı tartışması, dünyada oldukça yeni bir konudur. Bazı araştırmacılar, bu kıkırdakları kullanmayı denemiş ve başarılı sonuçlar elde etmiştir.

Ayrıca dünyanın önde gelen ortopedi kliniklerinden biri olan MAYO klinik, yaptığı çalışmalarda, protez cerrahisindeki kesilerden elde edilen kıkırdakların, nakil uygulamak için uygun özellikte olduğunu gözlemlemiştir. Hatta hücre canlılığının, doku bankasından gelen kıkırdak dokusundan daha yüksek oranda olduğu gösterilmiştir.

Kadavradan alınan kıkırdak transferi ile ilgili ise neredeyse 25 yıllık uzun dönem başarılı sonuçlar bulunmaktadır. Ancak ülkemizde doku bankalarının kısıtlı olması ve kadavraya ulaşım kısıtlılıkları sebebi ile bu dokuları yurtdışından temin etmek gerekmektedir. Ancak bu dokuların bekleme zamanında kıkırdakların canlılık miktarı azalmaktadır. Sonuç olarak, alıcılar çok yüksek maliyetler ödemek zorunda kalmaktadır.

Taze Osteokondral Allogreft Transferi (Nakli) Yönteminin Alternatifi Nedir?

İlk etapta hasta ameliyat olmamayı düşünebilmektedir. Bu durumda ameliyat yerine fizik tedavi ya da egzersiz uygulanabilmektedir. Ancak bu yöntemlerin kıkırdak onarımı etkisi bulunmamaktadır. Alternatif olarak kıkırdak onarımına yönelik belirtmiş olduğumuz cerrahi yöntemler de yapılabilmektedir. Fakat bu yöntemlerin çoğunda tam olarak sağlıklı bir kıkırdak dokusu elde edilememektedir.

Eklem içi enjeksiyonlar da kıkırdak dokusunu yenilemek için başvurulan bir tedavi yöntemidir. Eklem içi enjeksiyonların eklem kıkırdağını tamamen iyileştirdiğine ve uzun dönemli iyileşme sağladığına dair yeterli kanıt yoktur. Ancak tüm bu bilgilere rağmen hasta taze osteokondral allogreft yöntemini kabul etmeyebilir. Bu durumda diğer tedavi seçeneklerini deneyebilir. Bazı hastalar kısmi ya da tam eklem protez cerrahisi olmayı düşünebilir.

Kıkırdak Problemleri Tedavi Edilmediğinde Ne Olur?   

Unutulmamalıdır ki, başarılı bir kıkırdak onarımı sağlanamadığında kıkırdak hasarı zamanla ilerlemekte ve eklemin diğer bölgelerindeki kıkırdakları da bozmaktadır. Bu şekilde, toplumda sıklıkla “kireçlenme” olarak adlandırılan eklem aşınması hastalığına (osteoartrit) yol açmaktadır. Eklemdeki aşınma son evreye geldiğinde ise uygulanabilen kalıcı tek tedavi yöntemi eklem protez cerrahisidir.

Günümüzde robotik eklem protez cerrahisindeki gelişmelerle birlikte yaşı protez cerrahisine uygun hastalardan çok iyi klinik sonuçlar alınabilmektedir. Ancak, genç hastalarda hala istenen sonuçlar elde edilememektedir. Bu nedenle, kıkırdak hasarının ilerlememesi ve kıkırdak onarımı tekniklerinden en verimli sonucun alınması için uzman bir Ortopedi ve Travmatoloji doktoruna başvurulması gerekmektedir. Siz de erken teşhis ve tedavi için doktorlarımızdan randevu alabilirsiniz. Yazımıza yönelik sorularınız için bizimle iletişime geçebilir veya bizlere sosyal medya hesaplarımızdan ulaşabilirsiniz.

Sık Sorulan Sorular

Kıkırdak hasarı olan bölgelerde nakil dışında hangi tip cerrahiler uygulanabilir?

Kıkırdak hasarı olan bölgelerdeki tedavi seçenekleri hasarın boyutuna, yerine ve hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Kıkırdak hasarı olan hastalarda cerrahi müdahale genellikle son çare olarak düşünülür ve öncesinde non-invaziv tedaviler tercih edilir.

Kıkırdak hasarının çapı küçükse ve altındaki kemikte sorun yoksa hastalar genellikle kapalı ameliyat tekniklerinden fayda görmektedir.

Kıkırdak hasarının çapı büyüdükçe ve kıkırdak altındaki kemik etkilendikçe mikrofraktür gibi kapalı kemik iliği stimülasyon tekniklerinin başarı oranı azalmaktadır. Bu şekilde geniş kıkırdak hasarı olan hastalarda osteokondral otogreft veya osteokondral allogreft transplantasyonu gibi daha kapsamlı cerrahi teknikler uygulanmalıdır.

Kıkırdak nakli ameliyatında doku ya da kan grubu uyumu gerekli midir?

Kıkırdak nakli ameliyatlarında doku ya da kan grubu uyumu gerekmez. Nakil uygulanan kıkırdak dokusu, alıcının vücudunda bağışıklık sistemini uyarmamaktadır. Doku reddi çok nadir görülmektedir.

Doku naklinin donörden sağlandığı taze osteokondral allogreft transferi yönteminde de doku uyumu ya da kan grubu uyumu gerekmemektedir. Yapılan çalışmalarda doku ve kan grubu uyumu olmasa bile doku reddi ihtimalinin çok düşük olduğuna dair çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Canlı vericiden kıkırdak transferi ise göreceli olarak yeni bir konudur ve uzun dönem sonuçlar bilinmemektedir.

Kıkırdak nakli kimlere yapılır?

Kıkırdak nakli, nakil için uygun bir eklemi olan her yaş grubundaki hastaya uygulanabilmektedir. Herhangi bir yaş kısıtlaması bulunmamaktadır. Burada önemli olan nakil uygulanacak eklemin durumudur.

Kıkırdak uygulanacak hastalarda ideal olarak menisküslerin alınmamış olması istenir. Menisküsü bulunmayan hastalarda yine de protez cerrahisini gerçekleştirmek için bu yöntem geçici amaçlı uygulanabilmektedir. Ya da nakledilen kıkırdağın ömrünü uzatmak için menisküs nakli yapılabilmektedir. Yine hastanın eklem bağlarında sorun varsa bu durumun da cerrahi olarak düzeltilmesi düşünülebilir.

Kıkırdak nakli ile eklem kireçlenmesi ömür boyu engellenebilir mi?

Literatürde kıkırdak naklinin, hastanın eklemini ömür boyu kireçlenmeden koruduğuna dair veri bulunmamaktadır. Ancak 1970’lerden beri uygulanan bu yöntemde 25 yıl canlı kalmayı başaran kıkırdak nakillerinin olduğu bildirilmiştir. Kıkırdak nakli yöntemi çoğu hastada protez cerrahisini ertelemek ve hastaları genç yaşta protez cerrahisinden korumak amacıyla uygulanmaktadır. Eklem protezlerinin de çoğu hastada ömür boyu dayanmadığı düşünülürse kıkırdak nakli, protez cerrahisini önlemek adına önemli bir cerrahi yöntemdir.

Sonuç

Osteokondral allogreft nakli tedavisi, kıkırdak hasarlarının tedavisinde oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. Ancak, her tedavi yöntemi gibi bu yöntemin de riskleri bulunmaktadır. Bu nedenle, tedavi öncesinde doktorunuzla detaylı bir görüşme yaparak, sizin için en uygun tedavi yöntemini belirlemeniz önemlidir.

Randevu için tıklayınız

Kayhan Turan

Op. Dr. Kayhan Turan, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanıdır. Uzmanlık alanları arasında Robotik Protez Cerrahisi, Eklem Protezi, Artroskopik Cerrahi, Regeneratif Ortopedi ve Spor Ortopedisi bulunmaktadır. Aynı zamanda, Robotik Ortopedi Cerrahi Derneği'nin (ROCD) başkanı ve İstanbul Atlas Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Bursa'daki Robotik Ortopedi Cerrahi Merkezi ile Turan Turan Sağlık Grubu'nun medikal direktörüdür.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu